Hüsamettin Koçan

Bayburtlu ressam Hüsamettin Koçan'in biyografisi

Hüsamettin Koçan
Hüsamettin Koçan

Akademisyen ressam Hüsamettin Koçan, Bayburt’un ‘Baksı’ köyüne büyük bir sanat müzesi kuruyor. Kültürün merkezden kenara taşınması gerektiğini düşünen Koçan, köyünün müzesine destek sağlamak için Bilgi Atölye’de bir sergi açtı.

Doğduğu köye sanat müzesi kuran ressam Hüsamettin Koçan, bu proje ile kendi hayatını ve kendi tarihini yeniden keşfetmeye başladığını söylüyor. Koçan’a göre, hangi toplumsal yapıya ve görüşe dahil olursa olsun bir sanatçının öz yaşamıyla hesaplaşmadan, öz yaşamını iyi anlamadan özgün bir şeyler yapması çok kolay değil.

Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Dekanı Prof. Hüsamettin Koçan, doğduğu köy olan Bayburt’un Baksı, yeni adıyla Bayraktar köyüne Baksı Müzesi Halk Sanatları ve Uygulama Merkezi kuruyor. Yaklaşık bir yıl önce, 1550 rakımlı, 480 nüfuslu Bayraktar köyünden Çoruh vadisine bakan 10 bin metrekarelik bir araziyi şahsı adına satın alan Koçan, önemli bir kısmının yapımı tamamlanan Doğu’daki bu ilk sanat müzesinin ön açılışını eylül ayında yapmayı planlıyor.

Geleneksel sanatlarla yeniden

Koçan’ın anlattığına göre Bayraktar köyü, İslâm diniyle Şaman geleneklerinin bir arada yaşandığı, kendine özgü sanat geleneklerine sahip olan bir köy... Köyün eski ismi olan Baksı, Kazak ve Kırgız dillerinde şaman anlamına geliyor. Son yirmi yılda halkın yüzde 65’i başka yerlere göçmüş. Köyde, bir zamanlar çömlekçilik ve dokuma gibi el sanatları yapılırken, bugün bunlar tamamen ortadan kalkmış. Koçan’ın kuracağı Baksı Müzesi’nde öncelikle köyün bu geleneksel el sanatlarının örnekleri sergilenecek. Bunların yeniden hayata döndürülmesi için müze etrafında uygulama atölyeleri kurulacak ve bu sanatları öğretmek için kurslar düzenlenecek. Müze etrafında bir ekonomik döngü oluşturulmazsa projenin unutulup kalacağını düşünen Hüsamettin Koçan, atölyelerde köylülerin üreteceği çömlek ve dokumaları turistik amaçlarla pazarlayarak gelir elde edilmesini sağlamayı düşünüyor. Müze için bir vakıf ve kooperatif de kurmayı düşünen Koçan, çok sağlam bir mekanizmaya bağlanıp etrafında üretim oluşturulursa projenin yaşayacağını söylüyor.

Koçan’ın kenarda kalmış bir köyü, bir kültür ve üretim merkezi haline getirecek olan bu projesinin asıl amacı, her şeyin merkeze sürüklenmesine karşı durarak, merkezin daha kenardan algılanmasını önermek. Herkes merkezde olmaya çalışıyor. ‘Merkez’ denilince de Beyoğlu çevresi anlaşılıyor sadece. Bizim entelektüeller onun dışına gitmeyi kendi konumlarına biraz aykırı buluyorlar. Herkes merkeze akarken biz başka bir merkez, ‘ters akıntı yaratmalıyız’ diye bir atılımı, cesareti var bu projenin. diyen Koçan, müzenin kendi çekim alanını oluşturacağına inanıyor. Daha şimdiden Almanya’dan müzeyi ziyaret etmek için rezervasyon yaptırıldığını belirten Koçan, özgün bir proje olduğu için dünyanın Baksı Müzesi’ne büyük ilgi göstereceğine inanıyor. Çağımız insanının özgün proje talep ettiğini ve özgün bir projenin çağımız insanına verilebilecek en önemli armağanlardan biri olduğunu ifade eden Koçan, Almanya’da müze yapılan bir çiftlik evini iki defa ziyaret ettiğini vurguluyor. Koçan, Türkiye’deki entelektüel kesimlerin de buraya ilgi göstermesini bekliyor.

‘Özgün iş’ kimliğimizde gizli

Lise ve üniversite yıllarında köyü ile bağlantısını hiç koparmayan Hüsamettin Koçan’ın köyle ilişkisi üniversite bitip hayat gailesi başlayınca kopmuş; ancak babasının vefatıyla bu bağ yeniden kurulmuş. Babam, ölürse kendisini köye götürmemi istermiş gibi geldi bana ve onu ölünce köye götürdüm. Geri dönerken Neden babam bunu istedi? diye çok düşündüm. Sık sık ziyaret ettim sonra. diyen Koçan, Baksı Müzesi’nin kişisel dünyasındaki anlamını da şöyle açıklıyor: Zaman içerisinde şunu öğrendim: Biz sanatçılar bir sürü şeyden etkileniyoruz; ama bizim için en önemli şey, öz yaşamımızdır. Öz yaşamıyla hesaplaşıp onu iyi anlamadan özgün bir şeyler yapmak kolay değil. Çünkü ‘özgün iş’i bizatihi kimliğimizden buluyoruz. Dahil olduğumuz toplumsal yapıyla ve görüşle onu karıştırıyoruz. Oysa, aynı toplumsal yapıda olduğumuz insanlarla duyuş farklarımız var bizim. Duyuş farkları öz hayat hikayemle benim aramda bir ilişki kuruyor. Bir bakıma kendi hayatımı ve kendi tarihimi yeniden keşfetme anlamını taşıyor proje benim için.

Baksı Müzesi Halk Sanatları ve Uygulama Merkezi’nin sanılanın aksine tek başına kalacak bir fantezi değil, hayatın içinde olacak bir proje olduğunu ifade eden Hüsamettin Koçan, tamamen kendi imkanlarıyla başladığı projeye maddi kaynak sağlamak için Bilgi Atölye 111’de Tılsımlı Eller adlı bir sergi açtı. El figürünün halk arasında tılsım olarak kabul edilmesinden yola çıkarak dokuz adet tılsımlı el figürü geliştirmiş ve bunların her birinden 41 tane bastırmış. Dokuzlu ‘tılsımlı el serisi’ 2 milyar liradan, tek tablo halinde ise 300 milyon liradan satılıyor. Bu tablolardan alan herkes müzenin kurucu üyesi sayılacak ve isimleri müzedeki bir duvara yazılacak. Tılsımlı Eller Sergisi’nde, Baksı köyünden dokuma ve seramik eşyalarla birlikte Hüsamettin Koçan’ın Şahmeran koleksiyonu da sergileniyor.