Mikdat TOPÇU
Yazar
Mikdat bey öncelikle sizi tanıyalım ?
17 Ağustos 1950 Bayburt doğumluyum. İlkokulu köyümde bitirdim. Pağnik Köyü İlkokulu. Köyümün yeni adı Erikdibi. 1962 yılında İstanbul’a göç ettik. Ortaokulu, liseyi ve yüksek okulu İstanbul’da bitirdim. 1977 Şubat dönemi İstanbul İktisadi ve Ticari İlimlere Akademisi mezunuyum. Çeşitli özel kuruluşların muhasebe birimlerinde çalıştım. Şu anda Serbest Muhasebeci Mali Müşavir olarak İstanbul-Eyüp’te muhasebe bürosu işletmekteyim.
Evliyim ve dört çocuğum var.
Bu güne kadar kaç kitabınız yayınlandı ?
2006 yılında Reconquista ve Türk Milleti’nin Mukadderatı adlı tarih içerikli bir incelemem yayınlandı. 2010 yılında yine ülkemizin sosyal, politik ve stratejik durumunu inceleyen BATI VE İÇİNDEKİLER ÇATIŞACAK-DOMUZLARI KÖPEKLERE KÖPEKLERİ DOMUZLARA adlı bir kitabım yayınlandı.
Şimdi ise Bayburt’taki Rus ve Ermeni işgali sırasında yaşananları dramatik bir şekilde dile getirmeye çalıştığım Kadın Milisler kitabım yayınlanmış bulunmaktadır.
Kadın milisler kitabını yazmaya nasıl karar verdiniz ?
1962 yılında İstanbul’a ailece köyden göç ettiğimizden beri köyümle bir türlü yakın ilişki kuramamıştım. Köyümle, Bayburt’la, bir başka deyişle öz vatanımla ilişkilerim çok zayıf kalmıştı. Çünkü bütün ailem İstanbul’da idi. Bizi köye bağlayan fiili bir bağ yoktu. Ancak yaş ilerledikçe ortaya “sıla” kavramı çıktı. Bu kavram bizi yeniden öz vatanımıza, Bayburt’a bağladı. Yaz aylarında köye gelip gitmeye başladım.
Erikdibi Köyü’nün mezarlığına geçmişlerimi ziyarete gidiyordum. Köyün mezarlığında baba dedemin kabri yoktu. Bunu araştırdım. Neden yoktu! Sonra öğrendim ki, dedem Terzi Hasan Ermenilerin Bayburt’taki katliamı sırasında Taşmağazalar’da yaktığı insanlar arasında imiş! Allah rahmet eylesin hepsine.
Bunu öğrenince yapacak tek şeyin, geçmişlerimizin hatırasını canlandırmak, çocuklarımıza kimliklerini hatırlatmak ve çocuklarımıza dostu düşmanı tanıtmak amacıyla bir kitap yazmak olduğunu düşündüm. Bu ancak bir roman olabilirdi. Romanın başlangıçta yazılma amacı budur.
İsmi üzerinde ama biraz detay almak için soruyorum, kitap tam olarak neyi anlatıyor ?
Rusların ve Ermenilerin, işgal yıllarında Bayburt’ta neler yaptığı nesilden nesile anlatılır durur. Biz büyüklerimizin bu menkıbeleri ile büyüdük. Muhtemelen sizler de aynı menkıbeleri büyüklerinizden defalarca dinlemişsinizdir. Bu sebeple, geldiğimiz bu noktada, ülkemizdeki yeni siyasi,coğrafi ve tarihi gelişmeleri dikkate alarak, yeni nesillerin bu konuda bilinçlenmesi için geçmişlerini öğrenmesi gerekiyordu. Bunu en güzel şekilde bir tarihi romanla yapabilirdim. Benim aklıma böyle bir çözüm geldi. Böylece bu romanı yazmaya başladım.
Bir yazar olarak sizden Bayburt için bir şeyler söylemenizi istesek, neler söylersiniz ?
Bayburt için ne söyleyebilirsiniz derseniz şöyle cevap vermek isterim. Belki bu cevap her şeyi anlatmaya yetecektir.
“BAYBURT BİZİM HASRET ÇEKTİĞİMİZ YAVUKLUMUZDUR”
Bayburt'un kendi içinde Edebiyat ve sanatsal anlamda, kısır bir üretimi olduğu kuşkusuz, bunu neye bağlıyorsunuz ve çözümü nedir ?
Bayburt’ta neden sanatın ve edebiyatın gelişmediğini tam olarak bilemiyorum. Ancak şunu biliyorum. İnsanlarımızın hepsi şair! Çok duygulu insanımız var. Bilinenin aksine çok da sanatçı yetiştirmiş Bayburt. Ancak, Bayburt dışında oldukları için bu sanat ve edebiyat insanlarının ürünleri bulundukları yerlerde değerlendirilmiş, Bayburt’a mal edilememiş. Yoksa son derece derin bir kültürümüz, edebiyatımız var. İnsanımız çok duygulu, kültürlü ve duyarlıdır. Bundan da gurur duyuyorum.
“Ben gurbette değilim, gurbet benim içimde” diyen Kemalettin Kamu’nun Bayburt’lu olduğunu öğrendikten sonra Bayburt insanının son derece derin bir kültürü olduğunu anladım. Bununla ne kadar övünsek azdır.
Benim gibi Bayburt hakkında kitap yazmaya çalışan (bu arada benim kitap çalışmam yıllardır yarım bekliyor :)) neler öneririsiniz ?
Bayburt’lu kardeşlerime mutlaka yazmalarını öneririm. İyi araştırma yaparak, Bayburt gerçeklerini anlatmak bugün her Bayburt’lu yazar için bir görevdir.
Mutlaka herkes kaleme sarılmalı ve Bayburt’la ilgili düşüncelerini anlatmalıdır.
Lütfen siz de yarım kalan kitabınızı tamamlayınız. Memleketinizin kültür hayatına katkıda bulununuz. Bugün bizler için yegane görev Bayburt’un kültür hayatının daha da yoğunlaşmasını sağlamaya çalışmaktır.
Yeni çalışmalarınızdan bahseder misiniz ?
Kafamda Balkan dramı ile ilgili yeni bir tarihi roman yazma düşüncesi varadır. Bunu başarmaya çalışacağım.
Ayrıca ülkemizde gelişen olaylar karşısında duyarsız kalamıyorum. Gelişen olaylar karşısında o günkü düşüncelerimi anlatmaya çalıştığım günlük makalelerim var. Ama bu makalelerimi bir dergi veya gazetede yayınlama fırsatı bulamadım.
Son olarak sitemizden Bayburtlu hemşehrilermize neler söylemek istersiniz ?
Bayburt’lu hemşerilerimize yegane önerdiğim şey, okumaktır. Çocuklarımız, yeni yetişen nesillerin, tarihi geçmişimizden ve önümüzdeki tehlikelerden henüz haberi yoktur. Anadolu savunulması çok zor bir yerdir. Bizim topraklarımız düşmanları tarafından daima aidiyeti tartışılır halde tutulmaktadır. Dolayısıyla çocuklarımızın, bu toprakların sahibi olduklarına ve toprakları savunmaları gerektiğine dair kültür birikimi elde etmeleri gerekmektedir. Tarihi tarihi bilinç gerekmektedir. Bu tarihi çocuklarımıza mutlaka kazandırmalıyız.
İlginize teşekkür ederim.